Değerli Meslektaşlarım,
Maalesef Mart ayına güzel dileklerle başlayamıyoruz. Ülkemiz 6 Şubat Saat 04.17’de, yıkıcı etkilerini ilk başta anlayamadığımız ancak daha sonra bir felaketle karşı karşıya olduğumuz kara bir güne başladı. Depremin olduğu gün neredeyse güneş doğmasa da ilk ışıklarla birlikte nasıl bir yıkımla karşı karşıya olduğumuzu anlamamız gecikmedi. Deprem gibi tüm yaşamı, yeraltı ve yer üstü düzeni altüst eden fenomen yetmezmiş gibi şehirlerimiz ilk üç gün, gündüz güneşten gece ise elektrikten mahrum, mevsim normallerinin altında bir hava sıcaklığı ile kurtarma çalışmalarına sahne oldu.
Sevgili Meslektaşlarım,
Depremler, sonuçları itibariye diğer doğa felaketlerinden farklıdır. Maddi olarak, sel veya yangın gibi felaketler de tahribat yapsa da sonuçları nispeten katlanılabilir ve kaybedilen doğa yeniden elde edilebilir. Ancak yüksek şiddetteki depremlerin yol açtığı hasar, tüm hasar giderilene ve yıllar geçene kadar tahmin edilemez niteliktedir. Depremlerin maddi hasarı sadece bölgedeki hane halkının yaşadığı evler, altyapı ve üstyapıdan oluşmuyor. Serbest piyasanın var olduğu ülkelerde ekonomi 3 piyasa üzerinde gerçekleşir. Bunlar; Faktör Piyasası, Mal-Hizmet Piyasası ve Finansal Piyasadır. Depremin etkilediği 10 ilde bu üç piyasa da tamamen bozuldu; insanlar işlerini, iş yerleri sermayelerini kaybederken, mal ve hizmetlerin bir araya geldiği ortam da yok oldu. Yanı sıra, ihtiyacı olana fon, ihtiyaç fazlası olanın ise fonlarını değerlendiren finansal piyasa da (deprem bölgesinde) doğal olarak çöktü. Büyük alışveriş merkezleri mağazalarını “kalıcı olarak” kapattıklarını açıkladır. Fırınlar ilk başta doğalgaz kesik olduğu için ekmek çıkartamadı, şehirlere elektrik verilemedi vb. Bunların tamamı mal ve hizmetin bir araya geldiği piyasanın geçici süre ile durması anlamına gelmektedir. Bu yapı bir süre daha deprem bölgesinde etkili olacaktır.
Buna ek olarak, depremin ikincil maddi etkisi genele yayılan etkidir. Enkazdan kurtulan halkın zorunlu nedenlerle başka illere hareketi, deprem bölgesindeki piyasaların işleyişini bozmasının yanı sıra bu göç hareketi, ulaştığı yerde de çeşitli sorunları ortaya çıkartmaktadır. Nitekim, göç alan illerde mal ve hizmet fiyatlarının anormal şekilde yükseldiğine şahit oluyoruz. Bu durum ani talebin arz ile karşılanamaması nedeniyle oluşuyor. Bu olumsuzluklar tsunami gibi diğer illere çarparken, biliyor ve diliyoruz ki, dalganın geri çekileceği zaman da gelecek ve bu güzel insanlarımız kendi yaşadıkları, hayatlarını kurdukları, anılarına ev sahipliği yapan memleketlerine tekrar dönecekler.
Depremin ikinci ve daha uzun süren etkisi maalesef yakınlarını, işlerini, işyerlerini kaybedenlerin psikolojik travmalar olacak. Maddi olanakları tekrar geçerli kılmak belki mümkün fakat travmaları atlatmak daha uzun süre alacak. Yıkılan şehirlerimizin, insanların alıştığı, yabancılık çekmeyeceği eski haline fakat sağlam şekilde dönüştürülmesi, toplu terapilerle onlara “sürekli” destek olunması, şehirler yeniden kurulduğunda bölge dışındaki halkımızın bu şehirlere turistik ziyaretler yaparak hem maddi hem de manevi olarak bölge insanın yanında olması, mal ve hizmet alımlarında bu şehirlerin tercih edilmesi yaşanan travmanın etkilerini zamanla azaltacaktır.
Sevgili Meslektaşlarım,
Depremin gerçekleştiği ilk günden itibaren depremden etkilenen halkımıza gerek oda çalışanları gerek oda olanaklarının bir araya getirilmesi ile elimizden geldiği kadar yardımda bulunduk ve bulunmaya devam ediyoruz. Bu vatanın sorumlu bireyleri olarak çabalarımızın devam edeceğinden kuşkunuz olmasın. Topraklarının büyük çoğunluğu aktif faylarla kaplı ülkemizde, en azından bundan sonra akıl ve bilimin ışığında, liyakat ve adaleti gözeterek güzel günlere ulaşabilmemizi diliyorum.
Hepimizin başı sağ olsun.
Erol Demirel
Başkan